Yeni Üyelik Haber bülteni üyeliği
|
EPİDEMİYOLOJİ:
Sıtma dünyada yaygın bir infeksiyondur. Her yıl oluşan 100 milyon malarya olgusundan takriben 1 milyonu ölmektedir. Kuzey ve Güney 45° derece paralelleri arasındaki bölgede fazla bulunur. Ayrıca insandan kan emen anofel türlerinin üreyebildiği, insanlarda hastalık yapan plasmodiumların bulunduğu ve anofelerde plasmodiumların gelişebildiği her yerde sıtma olguları görülür. Bazı yerlerde diğer türlere göre P. vivax daha fazladır. Afrika'da Duffy kan grubu dolayısıyla az bulunur. Zira Dufy grubu eritrosit antijeni P. vivax'ın eritrosite invazyonu için gereklidir. Siyah ırkda Duffy grubu olmadığından P. vivax infeksiyonu oluşmaz. Bu sebepten Afrika'da P. vivax infeksiyonu az bulunurken Hindistan'da fazla bulunur. Hindistan'da P. falciparum infeksiyonları nadirdir. Güneydoğu Asya, Güney Amerika ve Okyanusya'da P. vivax ve P. falciparum birlikte etkinlik gösterirler. Afrika, Haiti ve Yeni Gine'de P. falciparum etkindir. P. malariae seyrek olarak subtropikal yörelerde görülür. Bu plasmodiumun gelişiminin yavaş olması dolayısıyla sporogoninin sonuna kadar anofeller yaşayamaz. İnsanda ise gametositlerin çok az olması anofelerin infekte olmasını her zaman sağlayamaz. P. ovale tropikal Afrika ve doğu Afrika'da, güney Pasifik'de bulunur.
Sıtma Türkiye'nin önemli infeksiyonlarından biri iken, 1926 yılında başlatılan savaşla yüz güldürücü sonuçlar alınmıştır. 1955 yılından sonra sıtmanın eradike edilmesi konusunda Dünya Sağlık Örgütü'nün önerileri ile yoğun bir faaliyete geçilmiş, 1958-1964 yılları arasında sıtma olgu sayısı yıllık 5000, 1965-1975 yılları arasındaki on yıllık dönemde ise olgu sayısı yıllık 2000 civarında olmuştur. Bu olgu sayıları, 1977 yılında sıtma mücadelesinin akmaması ve sivrisineklerin DDT'ye direnç kazanması ile 100000'in üzerine çıkmıştır. Olguların en yoğun olduğu bölgeden daha az yoğun olduğu bölgelere doğru 1 ile 4 arasındaki rakamlarla Türkiye "Strata" adı verilen 4 bölgeye ayrılmıştır. 1977 yılı olgularının %88'i Strata 1A'daki Çukurova bölgesinde olmuştur. 1977 yılındaki olgu sayılarının artışı tekrar mücadeleye hız vermiş ve olgu sayıları 1990 yılına kadar azalmıştır. 1990 yılında 8680 toplam sıtma olgu sayısı, 1993'te 47210 ve 1994'te 84345'e yükselmiştir. Bu olgu artışının %87'si 1990'dan itibaren Güney Doğu Anadolu illerini içeren Strata 1B'de olmuştur. Bu iller Güney Doğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamında olduğundan barajların ve sulama kanallarının yapılması ile sulu tarıma geçilecektir. Böylece, sıtma olgularının artışı olabileceği gibi, buraya komşu ülkelerde P. falciparum infeksiyonlarının bulunması, bu bölgemize tropika malaryasının ve vektör anofellerin yerleşme ihtimaline karşı dikkatli olmak ve uygun tedbirleri şimdiden almak gereklidir.
Sıtma Savaş Başkanlığının verilerine göre, 1997 yılında 35456 olgunun tanısı konulmuştur. Bunlardan 33744'ü Strata I bölgesine ait olgulardır. Aynı yıl içerisinde 10 P. falciparum ve 3 miks sıtma olgu tanısı konulmuştur. 1998 yılı içerisinde ise; 14 P. falciparum, 2 P. malariae ve 2 miks sıtma olgusu tespit edilmiştir. Hastalığın yayılması için;
1- Sıtmalı, kanında gamet taşıyan rezorvuar insan,
2- Sıtma parazitlerini sporogoni ile geliştiren ANOFEL sivrisinek,
3- Sivrisinekle ısırılan sıtmaya hassas insan olmalıdır.
Sıtma salgınları, rezervuar insan sayısı ile ilgilidir. İnfeksiyon çocukluk çağında başlar. Tropikal ve malaryanın yaygın olduğu bölgelerde 1-2 yaşındaki çocuklar sıtmaya yakalanır. Bunların kanında fazla miktarda parazit bulunur. Yaş ilerledikçe hastalık oranı azalır.
Sıtmanın endemik bulunduğu yerlere turistik seyahatların, oralarda çalışmaların epidemiyolojik önemi vardır. Ülkemiz yönünden de bu durum önemlidir. Dışarıya çeşitli iş kolları ile açılan ülkemiz insanları ekzotik sıtma olgularını Türkiye'ye getirebilirler. Afrika-Somali'ye askerlerimiz gitmiştir. Aynı yere giden Amerikalı askerlerde 48 sıtma olgusu husule gelmiştir. Bunlardan 41'i tropika sıtması tanısı almıştır.
Şizont ve merozoidler sivrisineğe geçerse plasmodi kısa sürede ölür. Ancak sivrisinek midesinde GAMETOSİT'ler yaşarlar.
Dalak indeksi ile infeksiyonun yaygınlığı ölçülüyordu. %10>hafif endemik, %10-25 orta derecede endemik, %25-50 yüksek endemik ve %50'den fazla hiperendemik olarak değerlendiriliyordu. Sıtma KAPALI bir infeksiyondur. İnsandan insana bulaşması için sivrisinek aracılığına ihtiyaç vardır. Anneden bebeğe intraüterin bulaş olabilir. Ayrıca transfüzyon-kaynaklı bulaşlar da söz konusu olabilir.
Ülkemizde sıtmayı taşımadan sorumla 15 tür ANOFEL cinsi sivrisinek vardır. A. maculipennis, A. sacchorovi, A. superpictus, A. elutus, A. bifurcatus, A. hyrcanus, A. algeriensis, A. nigripens önemli olanlardır. Anofellerle, sıtma bulaşında sorumlu olmayan CULEX'leri dış görünüşleri ile birbirlerinden ayırmak mümkündür. Dişi Culex'in hortumu yanındaki PALP'i kısadır.
Anofelin palpi hemen hortum boyundadır. Anofeller konunca 45° derecelik açı yaparlar. Anofeller 100-500 adet tek tek yumurta yapar. Culexler ise 200-300 yumurtayı sal şeklinde suya bırakır. Bunlardan 2-5 günde larva oluşur. Bunlar 4 gömlek değiştirerek 24-27° C'de 2 haftada erişkin sivrisinek haline geçerler. Sivrisineklerin yeteri kadar kan emebilmeleri için ısının 17-30°C olması lazımdır SPORONOGONY için sıcaklık 20° C'nin üstünde, nemlilik %60-80 olmalıdır. Zira 15° C'nın altında sporogoni olmamaktadır. P. falciparum'un anofellerdeki gelişimi 18°C'de, P. vivax'da ise 15.5°C'de olmaz.
Sıtmaya her insan eşit oranda duyarlı değildir. Yaş önemli faktörlerden biridir.
|
|
Copyright © 2005 Uzerine.com
uzerine.com Ana Sayfa |
Gizlilik Sözleşmesi |
Üye Girişi